28 Ağustos 2012 Salı

bilim ALLAH’ın eser ve sanatlarını inceler

Manayı harfi
Varlığa, ustaları hesabına, ALLAH hesabına bakmak demektir."Ne güzel yaratılmıştır."
Manayı ismi
Varlığa kendi hesabına bakmak demektir. Bu bakışta Yaratıcı hesabına bakılmadığı için, bütün güzellik ve kemalat varlığın kendisine verilir."Ne güzeldir."
Kainata her zaman mana-yı harfi(ALLAHın eseri) cihetinden mi bakmalıyız, mana-yı ismi(kendi olarak bakmazsak, ilim-fen nasıl gelişir?
Bu bakış, ilmin ve fennin gelişmesine mani olmaz mı?
Evvela, kainata ve olaylara manay-ı harfi, yani ALLAH’ın bir eseri, bir sanatı olarak bakmak, katiyen gelişmeye ve bilime zıt bir durum değildir. Tam aksine bu bakış açısı insanı bilime ve tekniğe teşvik eden manevi bir dinamiktir. Zira bilim ALLAH’ın eser ve sanatlarını inceleyen ve ondaki latif ve gizli noktaları açığa çıkaran bir araçtır. Bu sebeple bilim ne kadar terakki ederse o kadar ALLAH’ın sanat ve eserlerine hizmet etmiş, ALLAH’ın isim ve sıfatlarını insanlığa ilan ve izhar etmiş olur.
İkincisi, her bir fen ALLAH’ın bir ismine dayandığı için, bir cihetle her bir fen ALLAH’ın bir isminin talim edildiği bir mektep ve fakülte gibidir. Öyle ise fen ilimleri ne kadar terakki ve tekemmül ederse o nispette dayandığı isme hizmet etmiş olur.
Mesela, tıp ilmi ALLAH’ın Şafi ismine bakan ve dayanan bir mektep ve fakülte gibidir. Ne kadar gelişse o kadar Şafi ismine hizmet etmiş olur.
Üçüncüsü, manay-ı harfi ve ismi tabirleri insanın kalp ve akıl dünyasına ait kavramlardır. Bilimsel metotların alanına girmiyor ki, onunla rakip ya da hasım olsun.
Bir doktor, hastasını incelerken,
şu ayette şu tahlil; bu hadiste bu teşhis var demiyor, tıbbın kurallarına göre hareket ediyor. Manay-ı harfi ile bakan doktorun buradaki tek farkı, bilimsel verileri ayetin manevi verileri ile birleştirip tefekkür etmesidir. Yoksa bilimsel verileri bir kenara atıp tamamen ayetle meşgul olmak demek değildir.
Dördüncüsü, "bilim ve din çatışır" fikri
tamamen köhnemiş pozitivist bilim felsefesinin tezidir.
İslam inancı hiçbir zaman bilime ve bilim adamına ters ve menfi bakmamıştır. Tam aksine bilime ve bilim adamına dailik edip (onu koruyup/destekleyip) teşvik etmiştir.
Ama (tahrif edilmiş) Hristiyan teolojisinde skolastik bir anlayış hakim olduğu için, bilimi ve bilim adamını daima ezmiş ve engellemeye çalışmıştır. Zaten pozitivist felsefe bu dogmacı Hristiyanlığa karşı bir tepki olarak doğmuştur. Hristiyanlık ile İslam dinini aynı kefeye koymak ve sonrada "İslam da bilime menfi bakıyor" demek, tam bir cehalet ve vicdansızlık olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder