Nurani varlıklar ile onun zıddı olan kesif varlıkların yansımasında ve temessülünde durumları farklılık arz eder, hükümleri başka başkadır, biri hakiki yansır diğeri sadece görüntü olarak yansır.
Nurani bir varlık yansıdığı yere kendi aslındaki vasıfları da götürür, bir nevi yansıyan ile yansımaya mahal olan şey aynı gibi olur. Mesala aynada yansıyan güneş kendine özgü vasıflarını aynaya da aksettirir, bir nevi küçük bir güneş o aynada oluşur. Aynı güneş gibi o da ısı ve ışık verir, fark sadece azamet ve kibriyadadır. Nuranin temessülü temessül ettiği yeri yani yansıdığı yeri kendi gibi yapar.
Kesif şeylerde yani madde ve cismin hükmettiği şeylerde ise yansıma, temessül sadece görüntü olarak vardır, vasıflar oraya aksetmez onun için yansıyan şey ile yansımaya mahal olan şey farklıdır, aralarındaki tek ilişki görüntü naklidir. Mesala maddi ve kesif olan bir taş aynada yansısa, sadece görüntüsü oraya gider taşın kendine ait vasıflar oraya geçmez.
İşte insanın mahiyeti ve kalbi de bir ayinedir, bu aynaya nurani şeylerde yansıyor kesif şeylerde yansıyor.
Kalp aynasına nurani ve hayırlı bir şey yansıdığı vakit kendine ait vasıfları da oraya taşıdığı için, kalbe nuraniyet ve hayır getiriyor. Adeta o kalbi hayır ve nura çeviriyor,onun içindir ki hayırlı ve nurani şeyler ile meşgul olmak gerekiyor. Bu misal ve tespitten hareketle bir kişiye iyiliklerinden dolayı muhabbet etsek, o muhabbet nurani olduğu için iyilik eden şahsın dostlarına da aynı ile temessül edip yansır. Yani o sevdiğimiz şahsın muhabbeti onun dost ve sevdiklerine de sirayet edip geçer demektir. Muhabbet nurani olduğu için bulaşıcıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder