2 Eylül 2013 Pazartesi

emanet

Bizlere verilen göz, kulak, dil gibi maddi uzuvlar ve muhabbet, hırs, şefkat gibi manevi duygular CENAB-I HAKK’ın birer malı olup sadece emanet olarak bizlere verilmiştir. Bununla birlikte mal, evlat, makam ve gençlik gibi diğer sahip olduklarımız da bizim zati malımız olmayıp ALLAH-U Teâlâ’nın bizlere birer emanetidir.

 Fıkıhta bir kaidedir ki: Emaneti alan kişi, emanetten ancak sahibinin izni ve rızası dairesinde istifade edebilir. Onun izni olmayan yerlerde emaneti kullanamaz, eğer kullanırsa bundan mesul olur. Mesela emanet olarak bir at verilse ve emanetin sahibi: “Buna sadece sen binebilirsin!” dese, emaneti alan kişi o ata başka birisini bindiremez.

İşte sahip olduğumuz her şey bizlere birer emanet olup ancak CENAB-I HAKK’ın izni ve rızası dâhilinde kullanılabilir. ALLAH-U Teâlâ göz ile neye bakmamızı emretmişse ancak ona bakabilir; kulak ile neyi duymamızı istemişse ancak onu dinleyebilir; dil ile neyi konuşmamızı emretmişse ancak onu konuşabilir; ayak ile nereye gitmemizi emretmişse ancak oraya gidebiliriz ve hakeza... Bu uzuvları izin verilmeyen yerlerde kullanmak, emanete ihanet etmek demektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder