Âmiyâne tevhide sahip olan kişi, kainatta ve herbir şey üstünde, ALLAH’ın isim ve sıfatlarının tecelliyatını görmeden, her bir sanat ve eser üstünde, ALLAH’ın mührü hükmünde olan rububiyet ve uluhiyetini idrak etmeden, umumi olarak "ALLAH var ve birdir." diyor. Bu tarz bir iman, sahih ve makbuldür; lakin imanın kemalat ve meziyetleri, bu ami ve taklidi imanda yoktur. Küfür ve dalalet karşısında mukavemet edecek gücü de yoktur. Bu sebeple böyle iman sahiplerinin, gaflet ve dalalete düşme riskleri yüksektir. Her şey ve her sanat üstünde, ALLAH’ın isim ve sıfatlarını okuyup göremeyen insan, ALLAH’ı hatırında ve aklında tutamaz, bu da gafleti netice verir. Sadece ALLAH’ın varlığını ve birliğini bilmek, gafleti dağıtıp parçalamıyor.
"ALLAH’ı hakiki anlamda bilmek ve tanımak; varlığını bilmekten farklı ve başka bir şeydir." Şayet; ALLAH’ın sadece varlığını bilmek, tanımak ve marifet için yeterli olsa idi, filozofların ALLAH tasavvuru da kafi ve yeterli olurdu. Halbuki Kur’an’ın ALLAH tasavvuru ile felsefenin ALLAH tasavvuru arasında çok fark var. Felsefe ALLAH’ı ilk sebep olarak kabul ederken, kainattaki tedbir ve terbiyesini inkar etmişler, görememişler. İşte avam insanın imanı da, felsefenin bu ALLAH tasavvuru gibi verimsiz ve kısır bir tasavvurdur. Hakiki ve kamil bir tanımak ve marifet değildir.
"ALLAH’ı hakiki anlamda bilmek ve tanımak; varlığını bilmekten farklı ve başka bir şeydir." Şayet; ALLAH’ın sadece varlığını bilmek, tanımak ve marifet için yeterli olsa idi, filozofların ALLAH tasavvuru da kafi ve yeterli olurdu. Halbuki Kur’an’ın ALLAH tasavvuru ile felsefenin ALLAH tasavvuru arasında çok fark var. Felsefe ALLAH’ı ilk sebep olarak kabul ederken, kainattaki tedbir ve terbiyesini inkar etmişler, görememişler. İşte avam insanın imanı da, felsefenin bu ALLAH tasavvuru gibi verimsiz ve kısır bir tasavvurdur. Hakiki ve kamil bir tanımak ve marifet değildir.
Tahkiki iman ve hakiki tevhitte ise;
her bir şey üstünde, ALLAH’ın isim ve sıfatlarının tecellisini görür ve okur, her şeyin tedbir ve terbiyesi O'nun kudret elinde olduğunu müşahede eder. Nazarını hangi şeye çevirse ALLAH’ı tanıtacak ve hatırlatacak marifet ile karşılaşır. Zerrelerden gezegenlere kadar, her şeyde ALLAH’ın rububiyet ve uluhiyetini gözlemler ve her şey üstünde İlahi imza ve mührü müşahede eder. Bu da her an, ALLAH’ı düşünmeyi ve onunla hemhal olmayı temin eder. ALLAH bir an olsun aklından çıkmaz. İbadet ve iman da buna uygun bir şekilde mükemmel ve kamil bir mana kazanır. İşte böyle bir imanda gaflet ve dalalet olmaz.
Mart ayının sonuna kadar(VELA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAHİL'ALİYYİL'AZİYM)cekilecek inşALLAH
hacet namazını kılanlar
nıyeti (katılan enaz 100 tane çekene ve encok çekene
iman, saglık ,sıhhat,afıyet huzur iki cihanda saadet ve selamet, ALLAHIN rızası ,firdevs cenneti ve katılanların muradlarının olması ) olacak inşALLAH
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder