"Bakınız,
insan âleminde iki daire ve iki levha vardır: Birinci daire: Rububiyet dairesidir. İkinci daire: Ubudiyet dairesidir. Birinci levha: Hüsn-ü san’attır, İkinci levha ise: Tefekkür ve istihsandır."
Bu kısmı açar mısınız?
Rububiyet Dairesi: ALLAH’ın kainattaki tedbir ve tasarrufunu ifade eder. Yani zerreden güneşe kadar, her şeyin dizgini ve tasarrufu ALLAH’ın elindedir, anlamındadır. Buna şahit ise kainatta görünen hikmet, intizam, inayet, güzel sanat gibi harika fiillerdir. Canlı ve cansız her şeyin terbiye ve idaresi ALLAH’ın elindedir. ALLAH, mahlukatından bu rububiyete karşılık, iman ve ibadet ile itaat edilmesini istiyor.
Ubudiyet Dairesi: Bu daire ise ALLAH’ın Rububiyetine karşı iman ve ibadet ile cevap vermektir. Yani nasıl Rububiyet, iman ve ibadet ile itaati istedi, insan da fıtratının gereği olarak ibadet ve kulluk ile karşılık veriyor. Yani Rububiyet dairesi ALLAH’ı; Ubudiyet dairesi ise insanı temsil ediyor. Bu iki daire bir birini iktiza ediyor.
Birinci Levha: Hüsnü sanat, kainatta yaratılmış her şeyin sanatlı ve hikmetli oluşunun adıdır. Yani ALLAH, kainatı okunup anlaşılması için güzel bir sanat olarak yaratmıştır. Bir kitabın göze göre dizayn edilmesi, göz ile okunması içindir. Bir sesin kulağa göre kalibre edilmesi, dinlemek içindir. Aynen bunun gibi kainatın da okunaklı ve sanatlı bir şekilde tasarlanması, tefekkür içindir.
İkinci Levha: Hüsnü sanat olarak yaratılan kainat levhasını tefekkür edip, manasını anladıktan sonra, sanatkarı övmektir. Yani birinci levhaya mukabele etmektir. İnsan bu dünyaya ALLAH’ın güzel sanatını okumak ve övmek için gönderilmiştir.
Ubudiyet Dairesi: Bu daire ise ALLAH’ın Rububiyetine karşı iman ve ibadet ile cevap vermektir. Yani nasıl Rububiyet, iman ve ibadet ile itaati istedi, insan da fıtratının gereği olarak ibadet ve kulluk ile karşılık veriyor. Yani Rububiyet dairesi ALLAH’ı; Ubudiyet dairesi ise insanı temsil ediyor. Bu iki daire bir birini iktiza ediyor.
Birinci Levha: Hüsnü sanat, kainatta yaratılmış her şeyin sanatlı ve hikmetli oluşunun adıdır. Yani ALLAH, kainatı okunup anlaşılması için güzel bir sanat olarak yaratmıştır. Bir kitabın göze göre dizayn edilmesi, göz ile okunması içindir. Bir sesin kulağa göre kalibre edilmesi, dinlemek içindir. Aynen bunun gibi kainatın da okunaklı ve sanatlı bir şekilde tasarlanması, tefekkür içindir.
İkinci Levha: Hüsnü sanat olarak yaratılan kainat levhasını tefekkür edip, manasını anladıktan sonra, sanatkarı övmektir. Yani birinci levhaya mukabele etmektir. İnsan bu dünyaya ALLAH’ın güzel sanatını okumak ve övmek için gönderilmiştir.
İşte kulluğun özü budur, geri kalanı ise işin ritüel tarafıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder