9 Haziran 2012 Cumartesi

yansıyan gerçek değil birer perde

Gerçek dostumuz ALLAHtır. Gerçek sevdiğimiz ALLAH’tır. Nitekim sevebileceğimiz dostlar yaratmak sûretiyle, dost aynasında bize asıl kendi sevgisini gösteren ALLAH’tan başkası değildir.
Mülk ALLAH’ındır.
Sebepler sadece birer perdedirler.
Hakikat bu iken, insanlar misafir olarak geldikleri bu dünyada,
kendilerine ihsan edilen haricî nimetleri ve onlardan faydalanmak için kendilerine verilen maddi ve manevî cihazları birer İlâhî ihsan olarak bilmek yerine,
âlemdeki icraatları tabiata,
kendilerinden hasıl olan güzellikleri ve kemalleri ise nefislerine isnat ederek
gaflete, dalalete ve küfre düşerler.
Masdar bir şeyin sudur ettiği, çıktığı mekândır. Mazhar ise o şeyin zahir olduğu, göründüğü mekândır. Işık güneşten çıkar ama aynada zahir olur,
yani kendini onda gösterir.
Ayna, bu ışığa masdar değildir, ışık ondan çıkmamaktadır.
göldeki yansıma
gerçek güneş değil,
gerçek güneş yukarıda

Varlık âleminde görünen bütün güzellikler ve kemaller de o varlıklardan doğmamakta, onlardan sudur etmemekte, o varlıklar İlâhî isimlere ve sıfatlara ayna olmakta, mazhar olmakta, mahal olmaktadırlar. Mahal kelimesi de burada mekân mânasına kullanılmıştır. Meyvenin mekânı daldır, ağacınki topraktır. Ama ne meyve, ağacın hüneri; ne de ağaç, toprağın sanatıdır.
“Elbette bir padişahın hediyesinin kabı veya hediyeye sarılan mendil veyahut hediye eline verilip getiren nefer, o padişahın saltanatına şerik olamazlar. …”
bir padişah riayetinin maaşlarını bizzat dağıtmaz da memurları yoluyla verir. Ama herkes çok iyi bilir ki, bu maaşları o memurlar kendi ceplerinden yahut kasalarından vermezler. Onlar, padişahın izzetine perde olmuşlardır ve bu paraları onun namına vermektedirler.
Bütün sebepler birer perdedirler. Aklı başında olan her insan, sebepler eliyle gelen nimetleri o sebeplerin kendi malları, maharetleri ve ihsanları olarak değil, ALLAH’ın birer ikramı olarak görür ve sebeplerin birer perde olarak, birer vasıta olarak görevlendirildiğini bilir.
Nefis ve tabiat birer perde
işte bütün mesele bu:)
Bu hikmet dünyasında her şey bir sebebe bağlanmıştır.
Kudret âlemi olan ahirette ise her şey doğrudan, sebepsiz ve zamansız olarak yaratılacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder