6 Haziran 2012 Çarşamba

saray

Güneşli güzel bihaftasonuydu.Mehmetbey dedesinden kalma eski köşkünün son durumununu görmek için bunun iyi bir fırsat oldugunun düşündü. Oğlu Furkanıda yanına alarak yola koyuldu. Baba oğul şehir cıkışında her iki kenerı selvi ağaçları dizili dar bir yola saptılar.Azsonra güzel fakat bakımsız bir bahcenın içindeki eski köşke vardılar binanın gıcırdayarak acılan büyük tahta kapısının ardı karanlıktı.
Mehmet bey tozlu perdeleri araladıktan sonra köşkü dolaşmaya başladı.furkanda onu izliyor ve merakla etrafı inceliyordu.Bu sırada loş bir odanın içindeki büyük ayna dikkatini cekti.O tarafa yöneldi. Ahşap oyma çerceveli bu büyük aynada bir gariplik vardı sanki.Karşı konulmaz bir istekle ona doğru yaklaştı ve önünde durdu.Bir süre aynadaki görüntüsünü izledi.Ardından dokunmak için elini uzattı.Eli aynaya deger degmez görüntü dalgalandı ve sonra renk renk saraylardan oluşan bir şehir görüntüsü beliriverdi.Bu aynada sanki o şehrin kapısıydı.Furkan ilk şaşkınlıgını üzerinden atar atmaz bu garip kapıdan içeri girdi.Artık görüntüdeki şehrin sokaklarındaydı.Etrafına baktı biribirnden güzel saraylar ardı ardına dizilmişti. Bazılarının önünde tiyatrolar, şenlik ve eglenceler tertiplenmişti.Oldukca çekici görünüyolardı. Furkan bu saraydan birine yaklaştı.Olup biteni izlemeye başladı.Kapıda şık giyimli biradam duruyordu ve sarayın sahibi oldugu herhalinden belliydiancak kendisine yakışmayacak bir şekilde kapıdaki köpekle oynuyor onu memnun edecek herhareketi yapıyordu. Saray halkı toplanmış kim oldugu belli olmayan bitakım yabancılarla sohbet ediyor, gülüp eğleniyordu. Genç kızlar ve delikanlılar çocukların arasına karışmış çocuksu tavırlarla oyun oynuyorlardı.Kapıdaki görevli komutan havasına girmiş,
saray halkına ve sahibine bazı emirler veriyor,onları istedigi gibi yönlendiriyodu.
Furkan yoluna devam ederken:-ne çeşit bi gösteri bu dedi kendi kendine
Furkan:-öyle görünüyoki asıl görevlerini terkedip koca sarayı boş bırakmışlar üstelik kişilikleri de bozulmuş"
az ileride büyük ve güzel bir saray daha gördü ,usulca yaklaştı .Birbekçi köpegi kapıya uzanmış yatıyor. Sert bakışlı kapı görevlisi sessizce bekliyordu.Furkan bu sarayının diğerinin aksine neden bukadar sakin göründügünü merak etti ,içeri girmek üzere izin istedi. Ancak cevap alamadı .Sonunda hiç kimsenin kendisini göremedigini ve duyamadıgını farketti. Bu durum cok hoşuna gitti. Bu sayede rahatca dolaşabilir ,sarayın her bölümünü araştırabilirdi.Kapıdan içeri girdi. Bina cok katlıydı ve her kat neşeyle çalışan insanlarla doluydu .Birinci katta sarayın işcileri ve hizmetkarları vardı. İkinci kat adeta bir okul gibiydi.Saraydaki cocuklar ve gencler öğrenme istegiyle doluydu ve her odada ayrı bir ders veriliyordu. Üçüncü kattakiler elsanatlarıyla meşgul oluyor ,çeşit çeşit eserler ortaya cıkarıyorlardı .En üst kat saray sahibine aitti ve bir kütüphaneyi andırıyordu.Saray sahibi burada dine ve bilime ait kitapları inceliyordu .Arada bir elinden düşürmedigi özel telefonuyla konuşuyor, halkın rahatı ve ihtiyaçları için bazı isteklerde bulunuyordu. Belliki telefonun diğer ucundaki şahıs şehrin sultanıydı.Furkan sarayın pencerelerinden birsüre şehri izledi.
Gördügü iki saraya benzeyen daha pek cok saray vardı.Sarayların kimlere ait oldugunu ögrenmek istedi.Dışarı cıktı ,bir başka saraya dogru yöneldi. İyice yaklaştıgında kapının üzerinde bir isim yazılı oldugunu farketti .Dikkatle okudu "Furkan" bu sırada ismin üzerinde birresim belirlemeye başladı ,resim ortaya cıkar cıkmaz furkan hayretle bagırdı"-olamaz bu benim resmim
Furkan geriye dönüp cılgınca koşmaya başladı şehre girdigi kapıya ulaşınca uçarcasına dışarıya atladı .Neler oldugunu anlayamamanın şaşkınlıgı içinde "baba" diye bagırdı sesi duyup odaya gelen babası:- burdamıydın oğlum heryerde seni aradım söyle bakalım neyin peşindeydin
furkan"- duyduklarına inanamıyacaksın baba" diye anlatmaya başladı furkan aynada olup biteni bir solukta aktardı.Babası hiçte şaşırmış gibi görünmüyordu.
baba:-sakin ol furkan deden bu gizemli aynayı nerden bulmuş bilmiyorum
ama herşeyi oldugundan biraz farklı gösteriyor.
furkan:-farklı göstermek ne kelime baba" diye itiraz etti
furkan"-aynanın ötesinde apayrı bir dünya var sanki
baba:-hayır oğlum o bir anlamda bizim dünyamız
yani aynada gezdiğin şehir yaşadıgımız toplumu temsil ediyor.
furkan:-ya saraylar
Masal tadında duvar kağıtları...
baba:-her saray bir insandır içi boş kapısı şenlik saraylar inançsız insanları dışı sakin ancak içi dopdolu şenlikli saraylarda dindar insanları temsil eder.
furkan:-o halde üstünde ismim ve resmim bulunan sarayda benim vücudumdu!
baba:- evet saray halkının neyi temsil ettigini de bilmek istemezmisin
furkan:-tabiki bilmek isterim
baba:-onlar insandaki kalb, ruh ,duyu organları ,yetenekler ,nefis yani iştah, öfke gibi duygulardır.Nefis ve duyu organları kapıcı ve bekçi köpegi hükmündedir,dış dünyayla bağlantıyı sağlarlar. İnsanda iman olmazsa bunlar görevlerini doğru yapamazlar. Akıl, kalb ve ruh kapıcı hükmündeki nefsin emri altına girerler .Örneğin nefis zararlı olan içeçegi vücuda alır. Diğerleri buna itiraz etmez .Herbiri asıl görevi ihmal ettigi için bedenin ve ruhun sağlıgı bozulur.
Furkan:- Vücüdumuzun iyi kullanmamın yolu nedir ohalde ?
baba:-ALLAHın emir ve yasaklarına uyarak yaşamak böylece herbir parcamız kendi görevini yerine getirmiş olur bizde saglıklı ve huzurlu oluruz
furkan:- iyiki bu gizemli aynaya rastladım .dedi furkan babasıyla birlikte evden ayrılırken
furkan:- önce biraz korktum ama sonra cok önemli gerçekler ögrendim. Artık ALLAHın emaneti olan vücudumu ve ondaki özelliklerini tanıyorum, nasıl kullanmam gerektiginide biliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder