13 Mayıs 2013 Pazartesi

Şeytanın Sağdan Yaklaştığı Bel'am İbni Baura'nın İbretlik Hayatı

Bel’am İbni Baura israiloğullarına mensup bir zattır.Bel’am İbni Baura ihlası ve ameli ile öyle bir makama çıktı ki,ismi Azam’ı bilirdi.
Körleri, kötürümleri,sakatları iyileştirirdi bunlar ona ALLAH'ın (c.c) birer lütfu idi.Her duası kabul olunurdu.
Bel’am İbni Baura’nın kavmi kâfirdi. Bu kavmin içinde sadece kendisi ve ailesi müslümandı.

Bel’am’ın kavmi kâfirliklerini ve isyanlarını azdırdılar. Öyle ileri gittiler ki; CENAB-I HAKK musa Aleyhisselama onlarla savaşması için emir verdi. Musa Aleyhisselam savaş hazırlıklarına başlayınca bu haber çabucak duyuldu. Bel’am’ın kavmi haberi duyunca korkuya kapıldılar
ve dediler ki:
''Bizim Musa ile baş edecek gücümüz yok.''Aralarında ne yapacaklarını tartışırlarken biri şöyle dedi:
''Şu duası kabul olan Bel’am’a gidelim, o bizi Musa’dan kurtarır.''
Kavmin ileri gelenleri Bel’am’ın yanına gidip durumu söylediler:

''Musa ordusu ile yola çıktı, üzerimize geliyor, bizi helak edecek.Gidecek yerimiz yok, sana geldik,bize yardım et, Musa’yı bizden uzaklaştır.''Kavmi dinleyen Bel’am onlara dedi ki:
''Siz ne istediğinizin farkında mısınız? Musa ALLAH’ın nebisidir, ben ALLAH’ın dostunun aleyhine nasıl dua ederim?''
Bel’ am kavmin talebini reddetti. Fakat kavmin yapacak başka bir şeyi yoktu.Musa Aleyhisselam ile baş etmeleri imkansızdı.Önlerinde bir çıkar yol vardı:Bel ’am’ ı İbn-i Baura yı ikna etmek.
Kavmi birçok hediyelerle, ziynetlerle Bel’am’ın hanımına gittiler ve dediler ki:
''Başımızda şöyle bir sıkıntı var. Biz senin efendinle konuştuk, ama bir türlü ikna edemedik. Sen bizim yerimize efendin ile konuş ve onu ikna et, bize yardım etsin.''
Kadın hediye ve ziynetleri görünce '' Tamam'' dedi.
''Ben Bel’am ile konuşup bu işi halledeceğim.''
Bel’am’ın hanımına karşı düşkünlüğü vardı, onu çok sever,
onun sözüne itibar eder, isteklerini yerine getirirdi.
Hanımı Bel’am’ ın yanına gelerek ona durumu arzetti.
''Bunlar bizim yakınlarımız, komşuluk hakkı vardır.Yakınlarımız darda kalınca onlara yardım etmek görevimizdir.Şimdi onlar çok büyük bir sıkıntı ile karşı karşıyadır.Senin gibi bir adam nasıl olurda komşularına yardımdan kaçınır.''Bel’am İbni Baura:
''Hiç olacak iş mi?Bir pergamberin aleyhine nasıl dua edilir?Bu ona ALLAH katından verilmiş bir emirdir.Şayet bu emrin ALLAH katından olmadığını bilsem, kavmime dua edbilirdim.''
Karısı vazgeçecek gibi değildi.Bir açık kapı buldu ya, ''Bu emir ALLAH katından olmasaydı''…O da bu emrin ALLAH katından olmadığını anlatmaya ,bu konuda bel’am’ı ikna etmeye çalıştı.Uzun uğraşmalar sonucunda, kadın Bel’am’ı ikna etti.Bel’am Musa Aleyhisselem’ın aleyhine dua etmeyi kabul etti.
Bel’am’a o gece rüyasında ''Ey Bel’am helak olacaksın'' denildi.
Karısının baskısıları öyle bir gözünü döndürmüştü ki, rüyasındaki uyarıyı önemsemedi bile.Sabah olduğunda her zamanki gibi eşeğine binerek dua ve niyazda bulunduğu dağa çıkmak için yola koyuldu.Yola koyulmuşlardı ki eşek adım atmadı.Eşeğini dövdü olmadı.Eşek ayak diremiş, bir adım dahi atmıyordu.
ALLAH (c.c) izni ile eşek dile gelip konuştu:
''Ey Bel’am sana yazıklar olsun!Sen beni nereye götürüyorsun?Görmüyorsun ki önümü melekler kesmiş.ALLAH’ın nebisinin aleyhine dua etmeye nasıl gidebilirim, bırak beni.''
Bel’am baktı olmayacak eşeğini bıraktı, yaya olarak dağın tepesine çıktı.
Dağın zirvesine çıkan Bel’am’ın yanına kavmindende bir takım beyinsizler gelmişti.Hep birlikte başladılar Musa Aleyhisselem’a beddua etmeye.
Bel’am’ın yaptığı beddualar, ters dönüyor, kavmine yöneliyordu.Kavmi şaşırdı:
''Ey Bel’am!Sen ne yapıyorsun?Sen bize beddua ediyorsun.’’
Benim elimden bişey gelmiyor.Ben Musa’nın aleyhine dua ediyorum, ağzımdan dua sizin aleyhinize çıkıyor.''
Bel’am ebedi kaybedenler kervanına yazılmıştı.
Duası biter bitmez dili uzamaya başladı.Dili göğüslerine kadar uzadı.Bel’am dedi ki:
''ALLAH’a yemin olsun ki, dünyamı da ahretimi de kaybettim.Benden size hayır yok.Siz şimdi beni iyi dinleyin.Ellerinizin altındaki genç kızlarınızı giydirin, bir güzel süsleyin.Musa’nın ordusu gelince, kızlarınızı ordunun içerisine salıverin.Kızlarınız Musa’nın ordusundaki erkeklerin kendilerine saldırmasına ses çıkarmasınlar.''
Musa Aleyhisselam’ın ordusu, yaklaşınca genç kızlar, genç kadınlar, Musa Aleyhisselam’ın ordusunun içerisine dalıverdiler.
Musa Aleyhisselam’ın ordusunun içersine giren kadınlardan bir tanesi çok güzeldi, güzelliği dillere destandı.Bu güzel kadın komutanlardan birinin dikkatini çekti.Komutan kadını alarak doğruca Musa Aleyhisselam’ın yanına çıktı.Komutan kadını göstererek dedi ki:
''Sen şimdi diyeceksin ki, bu kadın sana haramdır?''Musa Aleyhisselam:
''Evet haramdı.Sakın o kadına yaklaşma.''Fakat komutan Musa Aleyhisselam’ın sözünü dinlemedi ve kadına yaklaştı.Komutanın yaptığı çirkinliği gören bazı beyinsizlerde aynı çirkinliği yaptılar.Aradan çok zaman geçmedi ki,
askerler arasında kolera salgını baş gösterdi.Rivayet edilir ki, yetmiş bin kişi koleraya yakalandı.Sonra ordunun içinden güçlü kuvvetli bir zat çıktı
ve komutan ve birlikte olduğu kadını bir kılıç darbesiyle öldürdü.Bundan sonra salgın bıçak gibi kesildi ve askerler sağlığına kavuştular.
Mevla Teala, Bel’am İbni Baura’dan imanını soyup çıkardı.Onda bulunan bütün özellikler gitti.Bel’am İbni Baura’dan yüksek makam alındığı gibi rivayet edilir ki, tarihin ilk inkar kitabınıda Bel’am yazmıştır.

''Dileseydik, elbette onu bu ayetler sayesinde yükseltirdik.Fakat o, dünyaya saplandı ve heveslerinin peşine düştü.Onun durumu tıpkı köpeğin kine benzer:Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur.İşte ayetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir.Kıssayı anlat;belki düşünürler.''(Araf, 176)

(s.a.v) buyurdular ki:
''Ahir zamanda kişinin cehenneme girmesi ya zevcesinin, ya annesinin, ya babasının, ya da evladının yüzünden olacaktır.''
Bel’am İbni Baura’nın kıssası bir çok peygamberin merakını celbetmiştir.
ALLAH Teala’ya sormuşlar:
''Ya RABBi! Bel’am İbni Baura’ya bu kadar ayetler verdin, onları niye uhafaza etmedin?''

CENAB-I HAKK buyurmuş ki:
''Biz ona çok sayıda nimetimizi verdik, o verdiğimiz nimetlere bir gün şükretmedi.Eğer şükreden bir kul olsaydı, onu muhafaza ederdik.''
''Bu hayat ve bu dünya bizi kovmadan evvel ve “Haydi dışarıya!” demeden, biz kemâl-i izzetle, ALLAHaısmarladık deyip izzetimizle bu fâni zevklerimizi bırakmalıyız.'' (Emirdağ Lâhikası)
ALLAHım sonsuz sınırsız şükürler olsun sana
kıyamete kadar yapılan şükürlerin mislice
şükürler hamdler olsun
MKSHFN
önceki emailler bu bloglarda
lumiere571.blogspot.com
latahzeninnallahemeana.wordpress.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder