İnsan tek başına ve müstakil bir varlık değildir. O her ne kadar kendisini hür ve serbest bilse de her şeyiyle kâinata bağlanmış ve adeta onun bir parçası olmuştur.
Ayakları yer çekimiyle yere raptedilmiş, ciğerleri havayla sürekli içli dışlı olmuş, kulakları sesler âlemiyle temasa geçmiştir. Üstadımızın harika tespitiyle o insan “kâinat ağacının en son ve en cemiyetli meyvesi” olan bu insan, bütün bir kâinata meyvenin ağaca bağlı olması gibi bağlanmıştır.
İşte bu insan her ne amel işlese, bütün kâinatı da ona hizmet ettirir, yani bütün bir âlemin yardımıyla o işi icra eder. Buna göre, bir insan kendisine yardım eden bütün eşyayı yaptığı hayırlı işlere bir bakıma ortak etmiş olur ve onları bir cihetle sevindirir, memnun eder. Aksi halde, ALLAH’ı her an tesbih eden bu varlık âleminin hukukuna çok büyük bir tecavüz etmiş olur ve bütün mevcudatı kendinden şikayetçi yapar.
Yine bu insan, kendi ruh âlemini hangi renkle boyarsa, o aynada tecelli eden hususi âlemini de o renk ile boyamış olur. Bu nokta, Lem’alar’da şöyle nazara verilir:
"Her insan için, bu âlemden hususî bir âlem vermiş; o âlemin rengini, o insanın itikad-ı kalbîsine göre gösteriyor. Meselâ, gayet meyus ve matemli olarak ağlayan bir insan, mevcudatı ağlar ve meyus suretinde görür. Gayet sürurlu ve neş’eli, müjdeli ve kemâl-i neş’esinden gülen bir adam, kâinatı neş’eli, güler gördüğü gibi; mütefekkirâne ve ciddî bir surette ibadet ve tesbih eden adam, mevcudatın hakikaten mevcut ve muhakkak olan ibadet ve tesbihatlarını bir derece keşfeder ve görür."
İşte bu insan her ne amel işlese, bütün kâinatı da ona hizmet ettirir, yani bütün bir âlemin yardımıyla o işi icra eder. Buna göre, bir insan kendisine yardım eden bütün eşyayı yaptığı hayırlı işlere bir bakıma ortak etmiş olur ve onları bir cihetle sevindirir, memnun eder. Aksi halde, ALLAH’ı her an tesbih eden bu varlık âleminin hukukuna çok büyük bir tecavüz etmiş olur ve bütün mevcudatı kendinden şikayetçi yapar.
Yine bu insan, kendi ruh âlemini hangi renkle boyarsa, o aynada tecelli eden hususi âlemini de o renk ile boyamış olur. Bu nokta, Lem’alar’da şöyle nazara verilir:
"Her insan için, bu âlemden hususî bir âlem vermiş; o âlemin rengini, o insanın itikad-ı kalbîsine göre gösteriyor. Meselâ, gayet meyus ve matemli olarak ağlayan bir insan, mevcudatı ağlar ve meyus suretinde görür. Gayet sürurlu ve neş’eli, müjdeli ve kemâl-i neş’esinden gülen bir adam, kâinatı neş’eli, güler gördüğü gibi; mütefekkirâne ve ciddî bir surette ibadet ve tesbih eden adam, mevcudatın hakikaten mevcut ve muhakkak olan ibadet ve tesbihatlarını bir derece keşfeder ve görür."
“Cezallahu anna seyyidena Muhammeden ma Huve ehlühü “
“ALLAHım O’nu layık olduğu şekilde mükafatlandır.”
her cuma gecesi bu salavat çekilecek inşALLAH
(perşembe akşam namazından sonra)
en az 100 tane
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder