Nehirin akıp gitmesine karşın nehir üzerinde parlayan ışık hüzmelerinin sabit kalması, daimi bir güneşi akla gösterir.
Aynı şekilde kainatta hükmeden zaman nehrinin sürekli olarak zeval ve icada mahal olması, daimi ve ezeli bir sanatkarı akla gösterir.
Zaman nehri içinde olan kainat sahifesine dikkat ile bakıldığında, her şey tebdil ve tağyir kanuna tabidir. Ama bu tebdil ve tağyir kanunu arkasında değişmeyen ve sabit olan bir Zat-ı Akdes olması lazımdır ki, o kanun sübut ile devam edebilsin. Yoksa Zat değişirse kanun da değişir, kainatta nizam ve istikrar kalmaz. Yani kainatta değişim ve dönüşüm nasıl değişmeyen ve dönüşmeyen bir Zat'a işaret ediyorsa, aynı şekilde değişmeyen kanunlar da ezeli ve ebedi olan bir Zat'a işaret eder.
Bu ölçüler ışığında meseleye bakacak olursak, kainat nehrinde akıp giden güzelliklerin yerine yenilerinin gelmesi, baki ve fenadan münezzeh bir Cemal'e işaret eder ve onu bize ispat eder.
Diğer bir nokta, güzel ve estetik olan bir sanat güzel ve Cemil bir sanatkara işaret eder. Yani güzel güzel olandan gelir; çirkinden güzellik gelmez. Öyle ise kainatta dolaylı ya da dolaysız bütün güzellikler, ebedi bir güzelliğin tecellisi, O'na işaret eden bir levhadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder