İnsanın mahiyetine takılan duygu ve cihazların kahir ekseriyeti, ahiret ve beka yurdu olan cennet için verilmiştir. Dünya ise bu duygu ve cihazların ahiret lehine geliştirilmesi için geçici bir mektep, geçici bir tarla hükmündedir. Bu duygu ve cihazların ağzı ve midesi o kadar geniştir ki dünya bu ağız ve midede çok küçük bir kırıntı gibidir, onunla tatmin olmaz. Bu duygu ve cihazları doyurup tatmin edecek tek yer ahiret ve cennettir.
Öyle ise bu duygu ve cihazları dünyanın adi ve basit şeylerinde heba etmek yerine, yüzlerini ahirete çevirip orası için geliştirmek gerekiyor. Bu cihaz ve duyguları nefis ve dünya hesabına çalıştırıp işletir isek meccanen ve hebaen helak olup giderler. Hem de günah ve sorumluluklarını ruhun üzerine yükleyip,
ahiret aleminde ruh ve bedeni müthiş bir azaba duçar eder.
Bir çekirdeği kimyasına uymayan bir toprağa atsak, nasıl o çekirdek gelişip büyümez tam aksine çürüyüp heba olur ise aynı şekilde insanın mahiyeti de ahirete programlanmış bir çekirdek gibidir; dünya toprağında gelişip büyümez, ancak iman ve ibadet toprağında gelişip büyüyebilir. Koca mideli ve ağızlı bu duyguları dünya çerezinde doyurmak kabil değildir; ayrıca mesuliyetli bir ıstıraptır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder