Kainatta insanın idrak ve ihata edemeyeceği kadar sınırsız hikmet ve gayeler vardır. Bu gaye ve hikmetlerin hepsi de sanatkar ve ustasını gösterip ona işaret ediyor. Bir sanat ve eser, kendi nefsine bir bakıyor ise, sanatkar ve ustasına binler yönle bakıyor.
Mesela; bir resim tablosunda, resim tablosunu oluşturan tahta ve tuval, tablonun nefsi ve kendisi hükmündedir. Bu resim tablosunun boş tuvali ve önemsiz tahtasına bakıp da kimse sergiye gelmez. İnsanları resim sergisine çeken şey; tablonun tuval ve tahtası değildir, üzerindeki resim sanatıdır. Resim sanatındaki bütün incelik ve çizimler de ressama işaret eden levhalar hükmündedir. Demek bir resim tablosu nefsini, yani tuval ve tahtasını bir gösterirken, üzerindeki resim sanatı ile ressamını binler vasfı ile tanıtır.
Aynı şekilde bir çiçeğin maddesi ve dünyaya bakan faydası birkaç iken, sanatkarı olan ALLAH’a bakan yüz binlerce yönü ve işareti vardır.
Yani; çiçek üstündeki her bir nakış ve işleme ile sanatkarını bize tanıtıyor. Mesela; çiçeğin o güzel ve tatlı tebessümünde ALLAH’ın MUHSİN, CEMİL, MÜZEYYİN gibi çok isimleri tecelli ile kendini ilan ediyor. Çiçeğin maddesi değil, üstündeki nakış ve sanatları daha çoktur. Bu da nakış ve sanatlar adedince isimleri akla gösteriyor, zira her nakış ve sanat arkasında bir isim tecelli ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder