29 Ağustos 2013 Perşembe

Prof. Dr. Nevzat Tarhan empati 3

Empatinin Öğretilmesi
 Empatinin öğrenilmesinin biyolojik boyutunda, insanoğlunun karşılaştırarak öğrendiğini de göz önünde bulundurmak gerekir. Mesela kişi, sıcağın ve soğuğun derecelerini karşılaştırarak öğrendiği gibi, öğrenmenin duygusal boyutu da karşılaştırarak olur. Akıl yürütmede benzerlik-farklılık, tümden gelim, tüme varım ve kıyaslama temel yöntemlerdendir. Kıyaslamada benzer ve farklılıklar karşılaştırılarak sonuç çıkarılır. Bu metot, insanın mantıksal zekasında öğrenmeyi sağladığı gibi, duygusal muhakemesinde karşılaştırma da yapar ve duygusal sonuç çıkarır.

 
İnsanoğlunun sosyal duygularının kapsamı içine giren sosyal heyecanları vardır. Bu sosyal heyecanlar 3 gruba ayrılır. Sevgi, mutluluk, neşe gibi duygulara olumlu sosyal heyecan denir. Korku, nefret, öfke, aşağılama gibi duygular olumsuz sosyal heyecanlardır. Hayret duygusu da, nötr sosyal duygu grubuna girer. Bu üç grup duygu da karşılaştırılarak öğrenilir. Bu duyguların yaşanması için insanın yalnız olmaması gerekir. Karşısındaki bir kişi vasıtasıyla öfke, kızgınlık, sevgi, nefret, hayret hissederek bu duygularla ilgili bilgiler beyninde birikir.
Duyguları karşılaştırarak sosyal heyecanları öğrenmenin boyutları vardır. Birinci boyutu duyguları karşılaştırmak, ikincisi izlenim oluşturmak, üçüncüsü de sevilip sevilmediğini kategorize etmektir. Mesela bir kimse dört ayaklı bir sandalye gördüğü zaman onu beyindeki sandalye dosyasına kaydeder. Üç ayaklı sandalye gördüğü zaman onu oraya yazmaz.
Bacağı kırık sandalye dosyası açar ve oraya kaydeder, hatırlarken de öyle hatırlar. Aynı şekilde beyin, insanları da sevdiğim insanlar, sevmediğim insanlar, emin olamadığım insanlar şeklinde kategorik olarak dosya açar, bilgileri kaydeder, etiketler ve arşivler.
Burada izlenim oluşturma bunun için önemlidir. Beyin, sevilen insanlar ve sevilmeyen insanlar şeklinde dosya açarak bu bilgileri kaydeder. Duyguları karşılaştırabilmeyi öğrenmek, bir ressamın renklerin ayrıntılarını ustaca fark edebilmesi kadar önemlidir. Tablodan anlamayan kimse resme bir dakika bakar, geçer ama renklerden, resimden, sanattan anlayan, sanat tarihini bilen bir kimse tablonun karşısında birkaç saat hayranlıkla durur ve anlar.
 
Çünkü onunla ilgili beyninde bir bilgi birikimi ve farkındalığı vardır. Duygusal gelişme de aynı şekilde olur. Duygusal empatide kişi, benzerlikleri, farklıkları, olumlu olumsuz duyguları alır, izlenimler oluşturur, kategorize eder, yeni bir şey öğrendiği zaman yeniden düşünme sürecine girer. Yeniden kaynaştırma yapar, bilgiyi yeniden yapılandırır. Bu sebepten dolayı kişide duygusal gelişme, olgunlaşma hayat boyu sürer. Beyin duygusallıkla ilgili kayıtları sürekli yapar, geliştirir, yeni öğrenmelerle kaynaştırmalar gerçekleştirir ve bununla ilgili insanın olgunlaşma sürecinde ilerleme ortaya çıkar. Duygusal öğrenmeye örnek, psikiyatri literatüründe vahşi çocuk olgusu olarak karşımıza çıkar. II. Dünya Savaşı’nda, bir yaş civarında ormanda kaybolmuş çocuklar vardır. Bu çocuklar bir şekilde hayvanların arasında büyümüşlerdir. Bulunduktan sonra, bu vahşi çocuklara sevgi gibi insani duygular öğretilememiştir.
 Yine fareler üzerinde yapılan bir deney, görsel uyarıların gelişmeden köreltilebildiğini gösterir. Yeni doğan farenin gözleri kapatılır, fare ışığı hiç görmez. 6 ay sonra gözleri açıldığında artık görmeyi öğrenemez. Görsel uyarı girmediği için beyin görmeye karşı gelişimini kapatmış olur. Duygusal sağırlık olan otistik çocuklar da duygusal davranışları öğrenemezler. Bu durum duygusal beynin gelişmediğini gösterir.
Çocukların 0-6 yaş arasında öğrendikleri, 6 yaşından sonra öğrendiklerinden daha fazladır. İlk 6 yaşta öğrenilen duygusal öğrenmeler insanda temeldir. Bir şehrin su ve kanalizasyonu alt yapısını oluşturuyorsa 0-6 yaş grubunda öğrendikleri de insanın alt yapısını oluşturur. Bu yapı iyi ise kişi daha rahat ilerler. Yeterli değilse onları düzeltmek için zaman harcaması gerekir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder